Menu
 

Hadisler Din'de Hüküm Kaynağı Olabilir mi?

1) Nebimiz Kur'an-a aykırı veya Kur'an dışında Din'de hüküm koyabilir mi?
2) Nebimizin Kur'an dan çıkardığı hükümleri hadis kitaplarında aramak doğru mu?

Bu soruların cevabını Kur'an da arayacağım.

1) NEBİMİZ KUR'AN HARİCİNDE HÜKÜM KOYABİLİR Mİ?

4:105 “Şüphesiz, insanlar arasında Allah’ın sana gösterdiği gibi hükmetmen için biz sana Kitap’ı hak olarak indirdik. Hainlerin savunucusu olma.”
Allah, nebisinden insanlar arasında bu Kur'an ile hüküm vermesini istiyor. Aşağıdaki ayet de bu gerçeğe işaret ediyor:
5:49 “Sana da daha önceki kitabı doğrulamak ve onu korumak üzere hak olarak
Kitap'ı gönderdik. Artık aralarında Allah’ın indirdiği ile hüküm ver; sana gelen gerçeği
bırakıp da onların arzularına uyma.”
Yukarıdaki ayetler göstermektedir ki Allah, elçisine Kitap’ı indirmiştir ve elçinin
görevi bu Kitap’ın, yani Kuran’ın dediklerini harfiyen uygulayıp ondan sapmamak ve insanlar
arasında onunla hüküm vermektir. Din alanında verdiği tüm hükümler Kuran’a dayanmak zorundadır.

Aşağıdaki ayetler din adına uyulacak tek yasanın Allah’ın yasası olan Kuran olduğunu gösteriyor:
Allah dışında hiç kimse din adına hüküm koyamaz.
12:40 “Hüküm yalnız Allah’ındır.”
18:26 “O, hükmüne hiç kimseyi ortak etmez.”
Bu ayetler göstermektedir ki Allah dışında hiç kimse din adına hüküm koyamaz.
Allah’ın nebisi bile olsa insanların kişisel görüşleri dinî hüküm olarak kabul edilemez. Aşağıdaki ayet bu gerçeğe destek niteliğindedir:
3:79 “Hiçbir insanın, Allah’ın kendisine Kitap, hikmet ve peygamberlik vermesinden
sonra insanlara: ‘Allah’ı bırakıp bana kul olun!’ demesi mümkün değildir. Bilakis şöyle
der: Okutmakta ve öğretmekte olduğunuz Kitap uyarınca Rabb’e hâlis kullar olunuz.”
Ayetin gösterdiği gibi Allah’ın elçisi olan nebiye düşen, insanların onun şahsi
kararlarına uymalarını istemek değildir. Peygamber insanlardan Allah’ın Kitap’ına uymalarını
Allah’ın yasası, Evren’de doğa kanunları olarak vücut bulur. Aynı yasa, insan
hayatında da bulunur ve orada Allah’ın öğüt ve emirlerine dayanır. Nitekim, Nebimiz, Allah’ın, insan hayatı üzerindeki hükmünün ancak Allah’ın Kitap’ı olan Kuran’daki öğüt ve emirlerle sağlanacağını şu ayetlerde geçen ifadesi ile onaylamıştır:
6:114 “Allah size Kitap'ı ayrıntılı kılınmış bir halde indirmişken, Allah’ın dışında bir
hüküm koyucu mu arayayım?
Nebiler dinde hüküm verebilir diyen kişiler genellikle, şu ayetleri delil olarak sunarlar.

7:157 "Diyanet Vakfi: "Yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılı buldukları o elçiye, o ümmî Peygamber'e uyanlar (var ya), işte o PEYGAMBER onlara iyiliği emreder, onları kötülükten meneder, onlara temiz şeyleri helâl, pis şeyleri haram KILAR. Ağırlıklarını ve üzerlerindeki zincirleri indirir. O Peygamber'e inanıp ona saygı gösteren, ona yardım eden ve onunla birlikte gönderilen nûr'a (Kur'an'a) uyanlar var ya, işte kurtuluşa erenler onlardır."

33:36 "Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.."

9:129 "Kendilerine kitap verilenlerden Allah'a ve âhiret gününe inanmayan, Allah'ın VE resulünün yasakladığını haram saymayan ve hak dini din edinmeyenlerle, boyun eğerek kendi elleriyle cizye verecekleri zamana kadar savaşın."

Peygamber hüküm koyma yetkisi

Yukarıdaki 7:157. ayet yanlış meallerden sadece biri büyük harfle yazılan Peygamber(nebi) kelimesi orijinalindeki gibi resul/elçi olarak çevrilmeli idi.

7:157 ayetinde hüküm koyan nebi değil, resuldür, resullerin(elçilerin) görevi ise aşağıdaki ayetlerde bildirilmiştir.
5:99 "Elçiye düşen görev sadece duyurmak. Allah ise açıkladıklarınızı da gizlediklerinizi de bilir."
63:12 "Allah'a uyunuz, elçisine uyunuz. Yüz çevirirseniz, elçimizin görevi açıkça bildirmekten ibarettir."
35:23 "Sen ancak bir uyarıcısın." 

Her ikisi de 'Peygamber' diye algılanan (tercüme edilen) Nebi ve Resul kavramları aynı değildir;

Nübuvvet (nebilik) bir makam, risalet (resullük) ise nebilerin yaptığı bir görevdir. Tüm Nebilere Kitap verilmiş (2:213; 6:83-90, 19:30) ve tüm Nebiler aldıkları bu Kitabı Resul olarak tebliğ etmişlerdir.

('Kitap verilen peygambere Resul, verilmeyene Nebi denilir' şeklindeki geleneksel yaklaşım Kurana aykırıdır. Örnek: 19:30 " İsa şöyle dedi: “Ben Allah'ın kuluyum. O, bana Kitâb'ı verdi ve beni nebi(peygamber) yaptı.”). Yani tüm Nebiler, Nebi-Resuldür. Resullük görevini yapmayan Nebi yoktur.

9:29, 33:36 gibi ayetlerde geçen Allah VE Rasul'ünün haram kıldığı, hükmettiği derken, Allah ayrı, Rasul ayrı şeyi mi söyler? Yoksa Allah ve Rasul'ü AYNI/TEK bir şeyi mi söyler?

Daha fazla bilgi için şuraya bakınız.

 Aşağıdaki ayet Nebimizin hüküm için beklemesini söylüyor. Nebimizin hüküm koyma yetkisi olsa idi beklemesine gerek kalmazdı.
10:109 Sana vahyedileni izle; Allah hüküm verinceye kadar sabret. O, hüküm verenlerin en iyisidir.
7:32 DE Kİ: “Allah’ın, kulları için yarattığı zîneti ve temiz rızkı KİM haram kılabilir?”...

Yukarıdaki ayette Allah c.c nebimize Allah'tan başka "kim haram kılabilir" diye sorduruyor. Şimdi nebimiz böyle söylerken biz tutup Nebimiz haram kılabilir diyemeyiz.

66:1 "Ey peygamber! Eşlerinin rızasını arayarak, Allah’ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun?"

'Eğer Nebimizin haram kılma yetkisi olsaydı (uyarılmaz idi): Ya Rabbi Sen bana haram kılma yetkisi verdin bende ona dayanarak haram kıldım' derdi.

Bu konuda şu itirazlarda yapılmaktadır.

Nebiler dini hüküm koyabilir diyenler Nebilere bu yetkiyi Allah'ın verdiğini yani Allah'ın Nebilerini vekil tayin ettiğini söyler.
Allah nebisini vekil edindiğine dair bir ayet olmadığı gibi tam tersine Nebilerin ve Müminlerin tek vekili Allah'tır..
Allah c.c SADECE kendisini vekil edinmemizi emrediyor. Yani sizin adınıza herhangi bir şeyde karar verecek vekil varsa o da BENİM diyor. Bu Nebileri de kapsıyor.
17:2 "...'Benden başka bir vekil edinmeyin'..."
33:3 "Allah'a güven, vekil olarak Allah yeter."
73:9 "O'ndan başka ilâh yoktur; o hâlde (kendine, yalnız) O'nu vekil edin!"
bkz.3:173, 4:132, 4:171, 6:102, 7:196, 11:12 17:65, 26:217 33:48,
42:6 "Allah'tan başka dostlar edinenleri Allah daima gözetlemektedir. Sen onlara vekil değilsin."
bkz.39:41, 6:66,6:107, 17:54, 10:108, 25:43

Nebiye dinde hüküm verme hakkı verilmiş olsaydı, sorulan sorulara cevaben indirilen ayetlerde 'de ki' kalıbı yerine 'onlara açıkla' denilirdi.
4:127 Senden kadınlar hakkında fetva soruyorlar. DE Kİ: "Onlar hakkında fetvayı size Allah veriyor."... 

Kuran-Hadis tartışmasında iş dönüp dolaşıp Kuran dışı vahiy (gayri metluv) meselesine gelmektedir. Bu konu ile ilgili şuraya bakabilirsiniz.



2) HADİSLER DİNDE HÜKÜM KAYNAĞI OLABİLİR Mİ?

Eğer bir sözün Nebimize ait olduğuna emin isek hiç tereddüt etmeden, Nebimizin verdiği hüküm ile hareket edebiliriz zira Ebu Hanife nin de dediği gibi, "Allah'ın nebisi (a.s.) Allah'ın Kitab'ına muhalefet etmez! Allah'ın Kitab'ına muhalefet eden de, Allah'ın nebisi (a.s.) olamaz!" 

Ancak, hadisler Nebimizden yüzlerce yıl sonra toplanıp yazılmaya başlanıldığı için, muhaddisler ve ravilerin; hadislerin toplandığı zaman siyasi sebeplerden etkilenilmiş, mezheplerinin fikirlerini doğru çıkarmak, maddi-manevi bir çıkar sağlamak, geleneklerini dinselleştirmek, diğer dinlerdeki inançları İslama taşımak için uğraşanların etkisi olabileceğini göz önünde bulundurmalıyız.

En erken yazılan hadis kitaplarına örnek:  İmam Malik'in (h.187) Muvatta'sı Abdullah b. Mübarek'in (h.181) Müsned'i, Abdurrezzak'ın (h. 211) Musannefi, Humeydi'nin (h. 218), İbn Ebi Şeybe'nin (h.235) Müsnedi, Said b. Mansur (h.227) Sünen'i, İshak b. Rahuye'nin (h.238) Müsnedi

İlk hadis kitabı İslamî kaynaklara göre Malik b. Enes'tir ve eserinin adı Muvatta'dır. [1] Şimdi Malik b. Enes'in yaşadığı tarihe bakalım isterseniz;

Malik b. Enes 712 (Hicri 93) yılında Medine'de doğmuş, 795 (Hicri 179) yılında aynı yerde ölmüştür. [2]

Muvatta adlı eserin ortaya çıkışı en iyimser tahminle 40 yıl sürmüştür ve bundan sonra da sürekli hadisler elenerek eklenerek devam etmiştir. [3]

Peygamber 632 yılında öldü, ilk hadis kitabı ise iyimser bir yaklaşımla 752 yılında toplandı. Yaklaşık olarak aradan geçen "120 yıl" gibi uzun bir zaman vardır. Bu zaman zarfı dilden dile dolanan hikayelerin aynı kalmasını sağlamak adına gerçekten uzundur.

İslamî kaynaklar hadisler toplanırken çok fazla özen gösterildiğini ve ancak güvenilir kişilerden bilgi alındığını öne sürer ancak gözden kaçan bilgi alınan kişinin bile bilgiyi doğru sanmasına karşı ondan öncekilerin bir yanlış aktarım yapabileceğidir.

Nesilden nesile 120 yıl boyunca aktarılan ve sonra toplanan hadisler büyük ölçüde şu an bile insanların hayatını etkilemektedir. Ve açıkçası bu gereğinden fazla dogmatik bir kabuldür.

Gelelim bir diğer bakış açısına;

Burada bahsedilen eser "ilk" olma özelliği taşır ancak İslamî kesimler tarafından en çok kabul gören eser(ler) Kütübü Sitte'dir ve altı kitap anlamına gelir. [4]

1. Sahih-i Buhari (Muhammed el-Buhârî / Doğum: Milâdi 810 / Ölüm: Milâdi 869) [5]
2. Sahih-i Müslim (Müslim Bin Haccac / Doğum: Milâdi 821 / Ölüm: Milâdi 875) [6]
3. Sünen-i Nesai (Nesâî / Doğum: Milâdi 830 Ölüm: Milâdi 916) [7]
4. Sünen-i Tirmizi (Imam-i Tırmızî / Doğum: Milâdi 815 / Ölüm: Milâdi 883) [8]
5. Sünen-i Ebu Davud (Ebu Davud / Doğum: Milâdi 817 / Ölüm: Milâdi 889) [9]
6. Sünen-i İbn Mace (İbn Mace / Doğum: Milâdi 824 / Ölüm: Milâdi 888) [10]

Yukarıda adı, eserleri, doğum ve ölüm tarihleri verilen bilgiler ise daha önce de belirtildiği gibi İslam dünyasının en kesin hadisleri olarak kabul edilir. Ve tarihlere dikkat ederseniz bundan önceki 120 yıl tarihi, yaklaşık olarak 200 yıl olur ve 80 yıl uzamış olur "güvenilir" hadislerin uygulama alanı bulması.

Eğer mantıklı düşünürsek bu geçen 120 veya 200 yıllık sürelerin nesilden nesile aktarılan bilgiler için bozulmuş olma ihtimalinin çok yüksek olduğu gözler önüne serilir.

Hadisleri güvenilir göstermek için şöyle bir algı yaratılıyor: Kur'anı bize ulaştıran kişiler aynı zaman da hadisleri  de bize ulaştırdı deniliyor. Öncelikle Rivayetlerin nasıl yazıya geçirildiğine bir bakalım:

"Ben babamdan, o dedemden, o falan kişiden, o da şundan, şu da filan sahabeden, filan sahabe de Rasul'den duymuş ki..." diye rivayet edilip, olayın/sözün üzerinden kuşaklar sonra yazıya aktarılan bilgi sizce ne kadar güvenilirdir?

1) Ben rivayetlerin ZAYIF olduğunu belirtmek için bir ARGÜMAN sunuyorum. Bu argüman ya doğrudur; ya da yanlış. Buna karşı, "iyi ama, Kuran da bize öyle ulaştı," diye cevap verilmez.

Şayet bu geliş yöntemi zayıfsa, bu yöntemle gelen her bilgi üzerinde ŞÜPHE duyulması gerekir.

2) Kuran'ın bize gelişi ile, hadislerin gelişi metodolojik olarak çok farklı. Sadece düşünün, sahih ayet, mütevatir ayet, meşhur ayet, garib ayet... gibi isimlendirmeler var mı? Neden?

Ebubekir Sifil hoca deve sidiği

3) Kuran, kendi içine çelişkisi olmayan bir kitap. Rivayetler ise, hem Kuran'la hem de birbiri ile çelişkili hususlar içeriyorlar.


Kur'an değişmeden ilk baştan beri YAZILI olarak geldiğini kanıtlayan belgeler mevcu bu konu ile ilgili Tayyar Altıkulaç'ın çalışmalarına bakabilirsiniz.

Nebimiz ve halifeler hadis yazılmasını neden yasakladı? adlı yazıyı şuradan inceleyebilirsiniz.








Sizde takdir edersiniz ki YÜZLERCE yıl sonra yazılan bu hadis kitapları "ZAN"(kesin olmayan bilgi, sanı, söylenti) içermektedir.

Kur'an-a bakan biri,

  • Mürted (dinden çıkanın) hükmü öldürülmek karısı boş malı helal,
  • Zanilerin hükmü recm (taşlayarak öldürme),
  • [İçtihat] Namaz kılmayanın hükmü öldürmek/kırbaç/hapis,
  • Vasiyet Yoktur,
  • Oruç bozmanın kefareti 61 gündür
  • Hayvansal gıda haramları 4'den fazladır,
  • Kan, deve eti yemek, ölüye dokunmak vb. abdesti bozar,
  • Kadere(alın yazısına) iman farz,
  • Mehdi gelecek,
  • Erkek ve kadın sünneti/hitan var,
  • Resim, heykel, müzik gibi sanatlar haram,
  • Bir baba nikahsız (zina) sonucu doğan öz kızı ile evlenebilir,
  • Çocuk evliliği var,
  • Keyfi süreli cinsel ilişki evliliği yapılabilir (misyar nikahı) var,
  • Savaşta kadın esir(cariye) olarak alınabilir, öldürülebilir,
  • Kadınların yüzünü kapatması farzdır,
  • Kadınların sesi haramdır,
  • Boşamanın hükmü tek taraflı üç-beş kelimedir, şahit gerekmez,
  • Kadınlar cinsiyetinden dolayı vesayet altındadır
  • Evlilik için kadınlara mehir şart değildir,
  • Kadınlar sadece alışveriş durumunda değil, her durumda iki şahit tutulmalı
  • Erkeğe altın, ipek haram,
  • Erkeğin sakal bırakması farz, kesmesi haram,


daha YÜZLERCE örnek getirebilirim, Kur'an-a bakan biri bu tarz şeyler söylemez.

Ama hadislere bakanlar bunları diyor. Üstelik, hepsi de demiyor. Müçtehitlerin, bir kısmı diyor, bir kısmı demiyor. Ayrıca, bu rivayetleri zayıf-kuvvetli diye de ayıramazsınız, zira, bazı müçtehidler bir kısmını, bazıları diğer kısmını kabul ediyorlar. Kısacası hadis kitapların da doğru-yanlış, iyi-kötü her şey var. Kur'an dan çıkarılan bir hükmü hadis kitapların da bulamamak neredeyse imkansızdır.

Hadis kitapları kesin olmayan zanni rivayet(söylenti) olduğundan dolayı Kur'an a göre hüküm kaynağı olamaz. Kuran’ın dediği gibi, “zan/sanı” hiçbir zaman “kesin gerçek”e eşit olamaz:
53:28"Onların bu konuda bir bilgileri yoktur, sadece sanıları izlemektedirler ve sanılar GERÇEĞİN YERİNİ TUTMAZ."
Zan, kesin olmayan bir hüküm olduğundan günahtır.
49:12 "Ey inananlar! Zannın çoğundan sakının, zira zannın bir kısmı günahtır..."
6:116 "Yeryüzündekilerin çoğuna uyarsan seni ALLAH'ın yolundan saptırırlar. Onlar ancak ZANNA uyuyorlar ve onlar sadece tahminde bulunup saçmalıyorlar "

::: Cenab-ı Allah, ZANNA göre hareket edenlerin halini İblis’in üzerinden Sad suresi, 78. ve Hicr suresi, 35. ayetleriyle haber vermektedir.
38:77,15:35 “Oradan hemen çek git/defol!. Sen ZANDA bulunanlardansın/Sen bilmediğini söyleyenlerdensin!”
28:41"Onları, ateşe çağıran önderler kıldık; diriliş gününde de yardım görmezler."
::: Kur'an dışında bu ZANNİ rivayetlerin HÜKMÜNE UYMAYA çağıranlar Ateşe çağıranlardır:
40:41. "Ey halkım, neden ben sizi kurtuluşa çağırırken siz beni ateşe çağırıyorsunuz?"
40:42. "Siz beni Allah'a karşı nankör olmaya ve hakkında bilgim olmayan şeyleri ona ortak koşmaya çağırıyorsunuz. Bense sizi O Üstün ve Bağışlayıcı olana çağırıyorum."
::: Kurtuluşa çağıranlar ise Allah'ın kitabına ve onu anlamaya çağırır:
7:171 "Size verdiğime (kitaba) sımsıkı sarılın. Kurtulabilmeniz için içeriği üzerinde düşünün."
6:155 "Bu da indirdiğimiz kutlu bir kitaptır. Öyleyse size merhamet edilmesi için ona uymalısınız, erdemli davranmalısınız." 

Yorum Gönder

 
Top